Yatak Islatma hakkında her şey

Yatak ıslatma nasıl sonlandırılır? Yatak ıslatma (Enürezis) ile ilgili her şeyi öğrenin: Endişeli ve ne yapacağını bilemeyen ebeveyn için bir rehber

Eğer çocuğunuz sabah sırıl sıklam uyanmışsa ve siz de çaresizlik ve bıkkınlık içindeyseniz bu yazı tam size göre. Noktürnal enürezis hakkında öğrenmek istediğiniz ve kime soracağınızı bilmediğiniz her şey. Bu kılavuz yatak ıslatmanın sebepleri ve bu sorunla daha kolay başa çıkabilmek için gereken bilgileri içerir. SSS’lerin pek çoğunu cevaplayacak, yatak ıslatma ile ilgili doğru bilinen yanlışları tartışacak ve var olan çeşitli tedaviler ile ilgili bilgi vereceğiz.

Tanım

Yatak ıslatma için kullanılan tıbbi terim olan Enürezis, dört ya da beş yaştan sonra istemsiz olarak idrarın tutulamaması olarak tanımlanır ve noktürnal, diurnal veya her ikisi birden olabilir. Enüretik, yaşını geçmesine rağmen gündüz veya gece ıslatmaya devam eden kişidir. Literatürde, yatak ıslatmayı hiç bir zaman sonlandıramayan veya çok kısa süreliğine kuru kalmış çocuktaki rahatsızlık olan Primer Enürezis ile en az altı ay boyunca kuru kaldıktan sonra yeniden ıslatmaya başlayan (relapse) çocuğun Sekonder Enürezisi arasında farklılık vardır.

Yaygınlık

Enürezis çocukluk çağında toplumda en yaygın olan ve en çok bıktıran rahatsızlıklardan biridir. Bir çocuğun iki ila dört yaşları arasında gece boyunca yatağını ıslatmadan uyumasını bekleriz. Ancak, yatağını ıslatanların oranı dört yaşında %25; beş yaşında %20, altı yaşında %15, on yaşında %8, on dört yaşında %4’tür. On sekiz yaş ve yukarısındaki nüfusun %2 si yatağını ıslatmaya devam etmektedir.

Cinsiyet Faktörü

Yatak ıslatma erkeklerde daha yaygındır; enüretiklerin üçte ikisi erkek olup, üçte biri kızdır. Yaş ilerledikçe bu oran değişir ve ergenlikte eşitlenir. On yedi yaş ve üzeri bireyler arasındaki enüretiklerin üçte ikisi kızlardan oluşurken üçte biri erkeklerdir.
Cinsiyete bağlı farklılıkların nedenlerinden bir kısmı kızların erkeklere göre daha erken yaşlarda olgunlaşırken, erkeklerin bu açığı ileriki yaşlarda kapamaları şeklinde açıklanabilir. İleri yaştaki (on yedi ve üzeri) kızların oranının yüksek oluşu ile ilgili bir neden bulunamamıştır. Bu yaşlardaki kızlarda erkeklere göre yatak ıslatmayı etkileyebilecek daha fazla duygusal faktörün var olması muhtemeldir.

Genetik Faktör

Yatak ıslatmanın çok net bir kalıtsal özelliğinin olması, bütün araştırmacıların ortak görüşüdür. Kliniğimize gelen yatak ıslatan çocukların ebeveynlerinin %75 i bir ya da her iki ebeveynin veya kardeşin, çocukluğunda yatağını ıslattığını bildirmişlerdir. İkinci nesil büyükleri incelediğimizde (büyükbabalar, amcalar, dayılar, yeğenler), %90 dan fazlasında yatak ıslatma geçmişinin olduğunu görürüz.
Ancak, bu genetik faktörün, tıbbi bir sorunu işaret edeceği sonucuna varılmamalıdır. Yatak ıslatma, uyku sırasında dolu mesaneden beyne gönderilen sinyalin farkına varılamaması durumudur. Sonuç olarak, sfinkter kasını kasacağı yerde, çocuk mesanesini gevşetir ve idrar yapmaya başlar. Bu durum, önleyici tedbirlerin öğrenilmesiyle düzeltilebilir.
Zaman zaman ebeveynlerin “eğer ortada bir genetik faktör var ise, tedavinin nasıl bir yardımı olabilir ki?” şeklindeki soruları ile karşılaşırım. Cevabım şöyle olur: “Genetik faktörler ile tedavinin başarı şansı arasında hiç bir bağlantı yoktur”. Tedavinin amacı reflex sistemindeki işlev bozukluğunu düzeltmektir.
Ergenliğe kadar yatağını ıslatan ve tedavi olmadan sorunu biten ebeveynler enüretik çocukları için tedavi arayışı içinde olmamaktadırlar. Ergenliğe girdikleri zaman çocuklarında da bu sorunun ortadan kalkacağını düşünürler. Bu varsayımın hiç bir dayanağı yoktur; ne yazık ki bir çocuğun tedavi edilmeksizin yatağını ıslatmayı bırakacağının garantisi yoktur. Daha da ötesi, ebeveynler çocuğun ergenlikte yatak ıslatmayı sonlandıracağına dair ikna edilmiş olsalar bile çocuğun cocukluğu boyunca yatak ıslatmadan kaynaklanan üzüntü ile baş başa bırakmanın hiç bir geçerli nedeni olamaz. Yatak ıslatma, çocuğun yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiler ve zamanında verilen tedavi yaşam kalitesini artırır.

Yatak ıslatmanın nedenleri

Ebeveynler ve pediatristlerin çoğu geleneksel olarak, yatak ıslatmanın tıbbi veya psikolojik bir sorun olduğu düşüncesindedirler. Sıklıkla, çocuk, bir bulgu üretmeyen kapsamlı ve gereksiz tıbbi testlere tabi tutulur. Oysa, enüretiklerin sadece %1’inde anatomik, nörolojik veya ürolojik sorunlar teşhis edilmiştir. Bu oranın yanı sıra ailevi sorunlar, sosyal uyum veya korku gibi psikolojik nedenler de hastaların %10 unda mevcuttur.
Aslına bakılacak olursa, enüretiklerin büyük bir çoğunluğunda yapısal ya da psikolojik sorun yoktur (%90).Çoğu enüretik için sorunun ana kaynağı genellikle derin uykudur. Bunlar, uyku sırasında gerekli refleks sistemini aktive etmeyi öğrenmemiş normal, sağlıklı çocuklardır. Genellikle uyku sırasında mesane içi basınç arttığında beyne bir sinyal gider. Enüretiklerde, bu sinyal beyindeki bilinçaltı refleks sistemi tarafından algılanamaz ve çocuk mesaneyi kapalı tutan dairesel sfinkter kasını kasmak yerine gevşetir ve uykuda altına yapar.

Derin Uyku

Enüretiklerin ebeveynlerinin %97’si çocuklarının uykularının aşırı derecede ağır olduğunu bildirmişlerdir (30,000 ebeveyni kapsayan bir araştırmaya göre). Ebeveynler geceleri çocuklarını adeta bir patates çuvalı taşırcasına tuvalate götürmeye çalıştıklarını ifade etmişler, çocuklarının uyku sersemliği içinde, götürüldüklerinden bihaber olduklarını ve sabah uyandıklarında da olaya dair hiç bir şey hatırlamadıklarını belirtmişlerdir.

Alta kaçırma

Enüretiklerin arasında istemsizce bir kaç damla idrar kaçıranların bazıları gün içinde altlarını ıslatırlar. Bu genellikle dört- sekiz yaş arasındaki çocuklarda olur.
Alta kaçırma genellikle çocuğun zihinsel konsantrasyonunu gerektiren bir aktivite ile meşgul olduğunda gerçekleşir (televizyon seyrederken, bilgisayar oyunu oynarken gibi). Çocuk mesaneden gelen sinyali algılayamaz, sfinkter kasını gevşetir ve işemeye başlar ve farkeder etmez derhal sfinkter kasını kasarak işemeyi durdurur. Sonuç itibariyle çocuğun çamaşır ve giysilerinde sürekli ıslaklık oluşur.

Uyku Sırasında Alta Kaçırma

Küçük çocuğu olan pek çok ebeveyn alta kaçırma problemine- gün içinde istemsiz olarak bir kaç damla idrar kaçırma- aşinalardır. Bu genellikle dört-sekiz yaş aralığındaki çocuklarda olur. Bu sorunun tedavisi, çocuğa dolu mesaneden gelen sinyalin beyne gitmesi ve buna uygun tepkinin verilmesinin öğretildiği bilişsel davranışçı tedavi ile bütünleşen özel bazı egzersizler yoluyla nispeten kolay olur.
Gece kaçırması daha nadir olan bir sorundur. Çocuk mesaneden gelen sinyali algılayamaz, sfinkter kasını gevşetir ve işemeye başlar ve farkeder etmez derhal sfinkter kasını kasarak işemeyi durdurur. Sonuç itibariyle çocuğun çamaşır ve giysilerinde, çarşafa çoğu zaman ulaşmayan ıslaklık oluşur.
Bu durum bir bakıma, işemeyi durdurarak kendini düzelttiği için iyiye işarettir ve çocukta bilinçaltı baskı mekanizmasının kısmen çalıştığı anlamına gelir. Öğrenme açısından bakıldığında, baştan aşağı ıslatan çocukla (hiç bir öğrenmenin olmadığı) mukayese edildiğinde bu durum çok daha karmaşıktır.
Enürezis uzmanı bakış açısıyla belirtmek gerekirse, yatak ıslatmaları arasında en zor tedavi edileni budur. Bu vakalarda çok az bir idrar miktarı alarmı harekete geçirmeyeceği için alarm ile tedavi faydasızdır. Bu gibi vakalarda uzmanın çok yaratıcı olması ve bu duruma uygun farklı tedavi yaklaşımlarını göz önünde bulundurması gerekir. Benim tecrübelerime göre, bu durumdaki bir çocuğun tedavisi olağan tedaviye göre uzun sürer. Genel kanının aksine, tedavisi en kolay çocuklar her gece yatağını tamamiyle ıslatanlardır.

Enüretik çocuğu anlamak

Yatak ıslatmanın nedenlerini biliyor olmak yeterli değildir. Ebeveynlerin, yatağını ıslatmakta olan bir çocuğun hissettiklerinin ne olduğunu anlamaları çok önemlidir. Genetik bir sorun olduğu için, ebeveynlerin çoğu çocukluklarında yatak ıslatmış olmaktan sıkıntı duymuşlardır. Bu bile çocuklarının sorunuyla başa çıkabilmeleri için hazırlıklı olmalarına yeterli değildir.
Enüretik çocuğun aklından geçenler nelerdir? Aşağıdaki hikaye tipik bir durumu açıklayacaktır.
Şu anda yirmi beş yaşında olan, eski bir hastamdan telefon aldım. Dokuz yaşındayken ebeveynleriyle birlikte kliniğime geldiğini söyledi. Ebeveynleri, onu sorunuyla başa çıkabilmesi için yeteri kadar çaba göstermemekle suçluyordu. Daha sonra da benim : “ Ondan ne istiyorsunuz? Onu neden suçluyorsunuz? Yatağını isteyerek ıslatmıyor; o bunun farkında bile değil” diyerek ebeveynlerine verdiğim tepkiyi hatırlattı. Bu görüşmenin üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen, seans sırasındaki her bir detayı hatırlamış ve bana karşı çok minnettardı. Bu arada belirtmeliyim ki, sadece 3 üç ay içerisinde yatak ıslatma sorunundan kurtulmuştu.
Eğer ebeveynler, çocuklarının ne hissettiklerini bilebilirlerse, anlayış, hassasiyet, empati gösterip, destek vermek suretiyle çocuklarına karşı kesinlikle daha farklı davranacaklardır.

Yatak Islatma Tedavi Edilebilir

Hem ebeveynler hem de çocuklar için, yatak ıslatma tedavi edilemez bir sorun gibi görülebilir. Çocuklar kendilerini aşağılanmış veya yenilgiye uğramış gibi hissederler. Evden uzakta bir yeri ziyaret etme veya yatılı bir kampa katılma gibi normal aktivitelerde bulunamayabilirler. Bazı ekstrem durumlarda, enürezis, arkadaşlık kurmak veya evlenmek isteyen genç yetişkinler için bir engel olarak görülebilir.
Yatak ıslatmanın tedavi edilebilir olduğunun bilinmesi önem taşır. Bu, üstesinden gelinemez bir engel değildir; aksine biraz zaman ve özen göstererek, çocuğunuza uygun bir tedavi metodunu bulabilirsiniz. En önemlisi çocuğunuza inanmanız ve bu yolda kendine güvenini inşa etmesine yardımcı olmanızdır. Bir zamanlar enüretik olanların, sorunlarını yendiklerinde hissettikleri büyük rahatlamayı kendilerinden başka hiç kimse daha iyi ifade edemez:
M. kız, on altı yaşında, on dört ve sekiz yaşlarındaki iki kız kardeşiyle birlikte tedavi oldu:
Mutluluğumu tarif edecek hiç bir kelime bulamıyorum. Artık yatağımı ıslatmıyorum ve bugün tamamen kuru kalktım. Bu harika bir duygu. Mektubumu okuyan bütün kız ve erkek çocuklar, beni dinleyin, sakın vaz geçmeyin. Kendinize inanın. Ben inandım ve başardım. Siz de denemelisiniz. Bir gün yatağınızı ıslatmayı bırakacaksınız ve bu harika bir şey olacak. Sizin de kısa bir süre içinde temiz ve kuru kalkmanızı bütün kalbimle diliyorum. Bana inanın; bu muhteşem bir şey.

N. kız, onbir yaşında:
Ne siz ne de bir başkası yatağımı ıslatmayı bıraktığım için ne kadar mutlu olduğumu hayal edebilir. Kendimi ifade etmek benim için kolay değil…Son olarak, başardım, diyebilirim…Tedaviden önce evden başka bir yerde yatıya kalamazdım. Küçük kız kardeşimin yatak ıslatma sorununun benden önce geçmesi beni gerçekten çok üzmüştü. Bu, hayatımda başıma gelen en harika şey.

Büyümüş geniz eti ve poliplerin alınması yatak ıslatmanın tedavisine yardımcı olur mu?

Yatak ıslatma sorunu yaşayan çocukların bazılarında geniz eti büyümesi ve polipler vardır. Bazen büyük poliplerin alınması çocukta yatak ıslatmanın sona ermesini sağlar. Buradan hareketle yanlış bir varsayımla, büyümüş geniz eti ve poliplerin yatak ıslatmaya neden olduğu sonucuna varılmamalıdır. Pek çok yatak ıslatan çocukta büyümüş polip olmadığı gibi, büyük polipleri olan çocukların çoğu da yataklarını ıslatmazlar.
Öyleyse, yatak ıslatma ile geniz eti büyümesi ve polipler arasında nasıl bir ilişki vardır? Büyümüş geniz etleri ve polipler, hava (oksijen) akışını engelledikleri ve dolayısı ile uyku derinliğini etkiledikleri için yatak ıslatma nedenlerine katkı sağlayan faktörlerdir. Hava akışının engellendiği obeziteye çok benzer bir durumdur. Bazen, geniz etinin alınması ile gece kuruluk sağlanmaktadır. Ancak çoğu vakada sorunu çözmez.